Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Aralık 2000 Pazar

Balkan gezimizde 2. gün Makedonya, Manastır, Ohrid

Sabah sekiz otuzda Selanik Anatolia Oteli'nden ayrıldık. Sonraki otellerimizin de bu otel kadar güzel olmasını umuyoruz. Selanik'ten çıkana kadar LPG alacak bir yer bulamadık. Benzinlikler bina altlarında veya aralarında, zorlukla fark ediliyorlar. Bu sekilde önce Atina, sonra Kozani istikametinde Makedonya'ya doğru yola koyulduk. Otoban iki şerit, yol güzel ve araç yoğunluğu yok. Belli bölümlerde gişeler var, 2.80 € ödüyorsunuz.




Yol kenarlarında bu minik kiliselerden cesitli mimarilerde bol miktarda var.

Uğradığımız Kozani'de de LPG bulamayınca benzine kuvvet Makedonya sınırına kadar geldik. Gümrükten sıkıntısız geçtik. Az ileride Bitoli (Manastır) sehrinin girisindeki bir istasyonda LPG olduğunu görünce Bayram ettik. Burada yakıt dolarken bir taksiciden sehirde restoran işleten bir Müslüman olup olmadıgını sorduk. Bize "Ajco"yu tavsiye etti. Sehrin merkezine yakın bir yerde aracımızı park ettik. Tesadüf aradığımız yere çok yakın bir yere, lokantacının damadının dükkanının önüne park etmişiz.



Ayjo'nun köftesi muhtesemdi.

Restoranda dil probleminden dolayı sipariş vermekte zorlansak da gelen kaymaklı köfteler çok güzeldi. Köfteler gercek et tadindaydi ve bitirmekte zorlandık. 4 kisi 19 Euro'ya tikabasa doyduk. Daha sonra eski pazarı ve sehir merkezini dolaştık, cami cemaatiyle tanıştık, sohbet muhabbetten sonra aklımız manastırda kalarak Ohrid'e de zaman kalsın diye yola çıktık. Sunu gorduk ki Türkiyeden insanların ziyareti buradaki Türkleri çok mutlu ediyor ve sanıyorum toplumdaki güçlerini artırıyor. Gercekten de özellikle Manastırda kendimizi Anadolu'daki bir kasabada hissettik.










Manastır'dan manzaralar

Yaklaşık 80 km.lik virajli ama güzel bir yolculukla Ohrid'e vardık. Otelimiz tam göl kenarindaydi ve balkonundan göl gözüküyordu.

Deniz kıyafetlerimizi hazırlayıp göl kenarına indiğimizde ise büyük bir hayal kırıklığına uğradık. Herkes gölde yüzüyordu fakat gölün içerisindeki yosunlar bizi göle girmekten vazgeçirdi. Bunun üzerine göle girmek yerine şehri gezmeye karar verdik.
Sehrin tarihi kalesini, Old Town bolgesini ve kiliselerini gezdik. Tepedeki kale çok heybetliydi. Bunun dısında birçok eski kilise vardı.










Ohrid gercekten çok güzel bir sehir

Gezimizi tamamladıktan sonra otelimize arabamızla geri dönerken plakamıza bakıp Türkiyeden geldiğimizi anlayan çocukların arkamızdan "Türkiye!" diye bagirmalari bizi şaşırttığı kadar da sevindirdi.






Gecenin finalini manastirdaki köftenin. Ağırlığını azaltmak için hazırladığımız salata ile yaptık.
- Posted using BlogPress from my iPad